Bilim Dört Bin Yillik Bir Tarih, adindan da anlasilacagi gibi bir bilim tarihi kitabi. Ama onu ana akim bilim tarihi anlatilarindan farkli kilan bircok özelligi var. Patricia Fara kitabin girisinde söyle diyor Tarih yazmak, olgulari düzenli bir sekilde bir araya getirmek ve olaylari dogru bir sekilde siralamaktan ibaret degildir, neyi dahil edeceginiz ve kimi haric tutacaginiz gibi konularda secimler yaparak gecmisi yeniden yorumlamayi, dünyayi yeniden cizmeyi de icerir. Bilim tarihine yönelik Avrupamerkezci yaklasimin nesnellikten uzak olduguna dikkat ceken Fara, dahi biliminsani mitini sarsmayi da ihmal etmiyor. Faraya göre bilim tarihi ideal kahramanlarca insa edilmis düz ve pürüzsüz bir yol degil, hatalar yapan, rekabet eden, hatta kimi zaman ellerindeki bulgulari carpitan etten kemikten insanlarin actigi dolambacli bir patika. Bu patikada kimin öne gececegi ise iktidar kavramiyla yakindan baglantili. Gecmise yepyeni bir acidan baktigimizda, hangi sorularin sorulmasi gerektigini bilmek, yeni bilgiler ortaya cikarmak kadar önemlidir, diyen Fara, dinin bilim üzerindeki etkisinden simya ve büyünün bilimle iliskisine, kadinlarin bilim tarihindeki rolünden farkli bilim türlerine kadar bircok konuda kritik sorular soruyor.