1962 ilkbaharinda, Oran solugunu tutmus bekliyordu. milieyi ariyordum. Onun adina korkuyordum. Ona ihtiyacim vardi. Onu seviyordum, bunu ona kanitlamak icin geri dönmüstüm. Firtinalara, simseklere, her tür aforoz edilme, ayiplanma ve lanetlenmeye, toplum disina itilmeye, dünyanin tüm aci ve sefilliklerine karsi savasabilecek gücü hissediyordum kendimde.Sömürge yillarinin Cezayiri. Icten ice kaynayan, sömürge olmanin acilarini yasayan, caresiz ve güzel bir ülke. Tarihin adeta hizlanarak aktigi bir dönemde, ic savasin en yogun günlerinde, hayati, dostlugu ve aski kesfetmeye calisan genc bir adam. Yasmina Khadra, ic savasin altüst ettigi Cezayirde, iki toplum arasinda kalan, yillar sürecek bir pismanligin pesinde sürüklenen genc Yunusun ic dünyasinin kapilarini araliyor. Akdeniz kentlerinin isikla yikanan sahillerinden bereketli üzüm baglarina, yoksullugun kol gezdigi avlulardan acimasiz catismalarin kanli karanligina taniklik eden Yunus, kendi ülkesinde kim oldugunu güc de olsa bulabilecek midirKitaplari 34 dile cevrilen, Prix des libraires, Prix Découverte Figaro Magazine gibi cok sayida ödül sahibi Yasmina Khadranin olaganüstü kaleminden, Cezayirin gecmisine aralanan bir pencere. Sarsici ve unutulmaz.