Dursun Akcam, Sevdam Ürktüde yer alan öykülerinde, Federal Almanyadaki Türk iscilerinin, özellikle de 12 Eylül sonrasi siyas göcmenlerin yasamina ironik bir dille odaklaniyor. Aydin sorumlulugu, kadin-erkek iliskileri, cinsellik, ask, sevgi, yalnizlik, gurbet gibi temalari ele alirken, farkli kültürlerin catismasini, yabancilasmayi ve bunlardan dogan, gündelik hayatin icindeki traji-komik durumlari öykülestiriyor. Gelgelelim, zaman uzadikca benim entelligim su koyuveriyordu bir uctan. Gülün elestirileri yogunlasmisti. Zevksiz giyiniyordum. Gömlek, kravat, ceket arasinda uyum olmuyordu. Cok dalginim. Birlikte yürürken yanimda bir hanim oldugunu unutuyordum, ya ileri gidiyordum ya geri kaliyordum... Yemeklerde de catali, kasigi sagli sollu birbirine karistiriyordum... Oysa ben cok özenle giyiniyor, özenle davraniyordum. Eskiye göre iki dirhem bir cekirdek entel olmustum. Ortada bir baska neden olmaliydi... Uzun sürmedi, baklayi agzindan cikardi bir gün. El altindan erkundig yaptirmis, bilgi toplamisti. Ben düpedüz tehlikeli bir politikaciydim. Bazilarina göre de, Allah korusun, terörist Ama Gül, söylentilere yüzde yüz inanmiyordu. Entel olmayan kisiler, entel olanlarin ardindan sürekli dedikodular üretirlerdi. Kendisi icin de yaparlardi bunu... Ancak azili degilsem eger, hangi gerekce ile politik siginma istemistim... Türkiye Cumhurbaskanina, Sana alisamadim, seni sevmiyorum demis olmami inandirici bulmuyordu. Bir entele yakismayan sacma sapan sözlerdi bunlar