Türk olmanin gercekten mutluluk sayildigi Cumhuriyetin ilk yillarinda, istiklal, huzur ve emniyetin bahsettigi rahatlik icinde, albayrak gölgesindeki aziz Türk topraklari üzerine mesut bir tevekkülle egilen Türk köylüsü yurdu yeniden kurmak sevki ile tezgahina ve makinasina sarilan iscisi, Türklügü genc dimaglara asilamak heyecani ile gönlü dolu ögretmeni, vazife namustur siari ile calisan memuru, milliyetcilik aski ile gelecegin bahtiyar Türkiyesinde vazife alma nöbetine hazirlanan iradeli, vatanperver asil genci ile Türklük suurunun celiklestirdigi bir millet vardi.Halbuki o zamanin parolasi da, tipki simdiki gibi, Batili bir cemiyet olmak, yurdu muasir medeniyet seviyesine ulastirmakti. Ancak, medeniyet yolunun mill kültürden gectigi hakikatine erildigi icin, egitim ve ögretim Türk tarih ve kültürüne yöneltilmis, ilk ve orta ögretim programlari bu maksada göre düzenlenmis, üniversite kürsülerinde Türklük bahisleri ana mevzu haline getirilmisti. Türk milletinin zihninde iftihara deger tarih ve zengin kültürü ile Türklük suurunun yerlestirilmesine calisilirdi. Medenesmede hareket noktasinin mill kültürü gelistirme oldugunun idrak edildigi o heyecan caginda Türkiyenin kültürel panoramasi böyle oldugu icin basari kazanilmisti. Fakat sonra durum degisti